7 Kasım 2025 Cuma

Aklıma Geldi

📸 Ata Kando

* Herkes kapısının önünü süpürse ne kadar saçma olur di mi? Yani dünyanın bütün dengesini bozabilir böyle bir şey. Anarşist bir tutum. Merkez Efendi'nin söylediği ile tamamen ters. 

İyi ki herkes kapısının önünü süpürmüyor, iyi ki temizler de, pisler de var. Hatta daha ötesi, iyi ki bazıları bok gibi. Kurban olduğum Rabbim her şeyi olması gerektiği gibi yaratmış. 

* Bu sinema kulüpleri beni kesmeyince, kendi kulübümü kurmaya karar verdim. Kulüp de değil aslında, atölye çalışması. İsmini de buldum: Sinema ile Düşünmek. 

Nasıl pazarlayacağıma karar vermedim henüz ama. Acaba tek oturumluk bir çalışma mı olsa, yoksa 6-7 haftaya yayılan ve her hafta başka başlıkları olan bir seri mi? Mesela, Sinema ile Okumak, Sinema ile Yazmak, Sinema ile Görmek, Sinema ile Unutmak, Sinema ile Büyümek vs vs. Hatta, Sinema ile Sevişmek'i de koyarım ama toplum buna hazır mı bilemedim. 

* Puding yaptım, soğumasını bekliyorum. Farkında olmadan her zaman kullandığım markadan başka bir marka almışım. Nasıl olacak merak ediyorum. Belki de benim pudingimden daha kaliteli, belki daha sağlıklı, belki daha lezzetli. Hepsi de olabilir. Ama her halükarda benim alışkın olduğum tatdan başka bir tat verecek. Ve ben bu yüzden onu yadırgayacağım. Bak itiraf ediyorum, daha lezzetli de olabilir. Michelin seçici kurulu bile bu fikir de olabilir, bu doğru da olabilir. Ama bütün bunlar benim onu yadırgayacağım gerçeğini değiştirmez. Alışkanlıklar bu kadar güçlüdür işte. 

* Bu konuyla ilgili -muhtemelen Farsça- bir şiir var. Cübbeli Ahmet Hoca videosunda söylemişti. Ama tamamını hala bulamıyorum. Biraz daha derin araştırma yapmam gerekiyor. 

"İnsan bir şeyin sevgisini tattı mı, bir daha ondan bir şey bekleme" gibi bir anlamı  vardı.

* Yarın koku eğitimine gidiyorum. Kendi tenimize uygun parfümümüz yapabilecekmişiz. Fiyata dahilmiş. Umarım bu koku işini abartmam ve eğitimde "Burnuma kötü kokular geliyor" esprisi yapmam. Çok saçma olur. Beni deli zannetmeseler de, "Biraz şey bi adam, tuhaf" diyebilirler. Dedirtmemeliyim. 

Neyse ki zamanında  Edward De Bono 6 tane şapka vermiş. Birisini takar giderim. 

* Bazen düşünüyorum da, düşünmemem lazım. Düşünürsem düşerim. İp cambazı gibi. Karşıya geçmem lazım. Karşı dediğim Sırat'ın öbür tarafı. 

İbni Haldun bahsediyordu bundan Mukaddime'nin sanırım ikinci cildinde. İp cambazından yani. Nefsin gücünü anlatmak için örnek veriyordu. Odaklanırsa yapar gibi şeyler söylüyordu. 

* Niye Mukaddime okuduysam ben de. Gerçek hayatta ne işime yarayacaksa? Hadi Mukaddime'yi okuduğumda yetişkindim, o aralar sosyoloji merakım vardı. Ya Kutadgu Bilig'e ne demeli? Hem de Lise 1'de, Üniversite'de ve İş hayatına başladıktan sonra 3 defa. Yusuf Has Hacip bile benim kadar okumamış olabilir kitabını :)))

Kutadgu Bilig şurdan geldi aklıma: Geçen hafta eski müşterimi bir konu için ziyaret etmem gerekti. Masasının üzerinde renki bir A4 çıktı var. Mümkün olduğu kadar az uyaran ve az bilgiye maruz kalarak hayatımı yaşamaya çalıştığım için, bakmadım ne yazdığına. Ama insan işte duramaz, tuttu bahsini açtı. "İnternette gördüm, çok güzel bir yazı" deyip, bununla da kalmayıp, ofise gidince okurum diye fotokopisini çekip verdi bana. Ofise gidince açtım baktım, Kutadgu Bilig'den sözler. Hey Allahım, dedim. İnsan duramıyor işte, yeni bir şeyi olmaya görsün -bilgi, araba, ruj, koca, acı- hemen hava atmak istiyor. Ben dahil. 

Kocayla hava atmam ama. Yani koca hava atılacak bir şey değil. İyi bir kocan varsa şükredersin, kötü bir kocan varsa sabredersin. Ya da benim gibi, koca bana göre bir şey değil, dersin. 

* Güldüm. Sen de gül istedim okuyucu. 

2 yorum:

  1. :)) çok merak ediyorum, o espriyi yaptınız mı, sizce de anladılar mı tuhaf bir insan olduğunuzu :))) kutadgu bilig kaderdir ve kocalara sadece şükür ve sabır edilmez bazen de terk edilir..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tabiki yapmadım. Deli miyim ben :)))
      Neden kaderdir, anlamadım?
      3. yol geldi de aklıma, çok dallandırıp budaklandırmak istemedim konuyu.

      Sil