🎬EKOTON – 2. Çeşitliliğin Arttığı Bölge
Tür: Kısa film / Dram
Yer: İstanbul – Kadıköy metrosu, akşamüstü
Zaman: Kış sonu, gri bir akşam
AÇILIŞ – SİYAH FON – BEYAZ HARFLER
“Ekoton, çeşitliliğin arttığı geçiş bölgesidir.
İki ekosistemin sınırında, yaşam formları çoğalır.
Bu bölgelerde, hiçbir şey tam olarak bir yere ait değildir.”
(Kaynak: Doğa Bilimleri Ansiklopedisi)
İki ekosistemin sınırında, yaşam formları çoğalır.
Bu bölgelerde, hiçbir şey tam olarak bir yere ait değildir.”
(Kaynak: Doğa Bilimleri Ansiklopedisi)
Siyah ekran yavaşça metro tünelinin karanlığına dönüşür.
Raylardan gelen titreşim sesi.
Metal uğultu.
Bir kadın sesi duyulur (dış ses):
Raylardan gelen titreşim sesi.
Metal uğultu.
Bir kadın sesi duyulur (dış ses):
“Belki de şehirler, insanların değil, yalnızlıkların ekotonudur.”
1. SAHNE – METRO VAGONU / AKŞAMÜSTÜ
Kalabalık.
Elinde kitap tutan Kadın 1 (45) ayakta,
Elinde kitap tutan Kadın 1 (45) ayakta,
trenin hafif sallantısında denge kurmaya çalışır.
Kapı kenarında oturmuş Genç Kadın (22),
Kapı kenarında oturmuş Genç Kadın (22),
torbasından ekmek, yoğurt ve bir kitap çıkarıp çantasına yerleştirir.
Kamera kitaplara odaklanır:
Kadın 1’in elinde Ah’lar Ağacı,
Genç Kadın’ın elinde Pulbiber Mahallesi.
Kadın 1’in elinde Ah’lar Ağacı,
Genç Kadın’ın elinde Pulbiber Mahallesi.
Tren aniden durur;
Genç Kadın’ın kitabı yere düşer.
Kadın 1 eğilir, kitabı uzatır.
Kadın 1 eğilir, kitabı uzatır.
Kadın 1:
“Didem Madak... Az önce ben de okuyordum.”
“Didem Madak... Az önce ben de okuyordum.”
Genç Kadın:
(gülümser) “Sizinki hangi kitabı?”
(gülümser) “Sizinki hangi kitabı?”
Kadın 1:
“Ah’lar Ağacı.”
(kapakları karşılaştırırlar)
“Demek seninki Pulbiber Mahallesi. Aynı yazarın iki sesi gibiyiz.”
“Ah’lar Ağacı.”
(kapakları karşılaştırırlar)
“Demek seninki Pulbiber Mahallesi. Aynı yazarın iki sesi gibiyiz.”
Kısa bir sessizlik.
Tren uğultusu.
Tren uğultusu.
Genç Kadın:
“Ben ilk defa okuyorum. Bazen sayfayı çevirirken, sanki bir mektubu yanlışlıkla açmışım gibi hissediyorum.”
“Ben ilk defa okuyorum. Bazen sayfayı çevirirken, sanki bir mektubu yanlışlıkla açmışım gibi hissediyorum.”
Kadın 1:
“Ben her okuduğumda aynı şeyi düşünüyorum.
Madak, insanın kendi içini başkası gibi yazıyor.”
“Ben her okuduğumda aynı şeyi düşünüyorum.
Madak, insanın kendi içini başkası gibi yazıyor.”
Trenin sesi fon olur.
Dış ses (Madak’tan alıntı):
Dış ses (Madak’tan alıntı):
“Kırmızı rujumla ağladım,
çünkü başka türlü parlayamıyordum.”
çünkü başka türlü parlayamıyordum.”
Kadın 1 bir an penceredeki yansımasına bakar.
2. SAHNE – METRO PERONU / DEVAM
Kadınlar birlikte inerler.
Kalabalığın arasından yürürken yan yana kalırlar.
Bir süre sessiz yürürler; ardından Genç Kadın konuşur.
Kalabalığın arasından yürürken yan yana kalırlar.
Bir süre sessiz yürürler; ardından Genç Kadın konuşur.
Genç Kadın:
“Sanki Madak yazarken de bir yerden bir yere geçiyormuş gibi...
İçinde hem şehir hem çocukluk var.”
“Sanki Madak yazarken de bir yerden bir yere geçiyormuş gibi...
İçinde hem şehir hem çocukluk var.”
Kadın 1:
“Evet. Hem evdeki o yanık süt kokusu… hem dışarıdaki gürültü.”
(kısa bir duraklama)
“Benim de bazen metroda ağlayasım geliyor.”
“Evet. Hem evdeki o yanık süt kokusu… hem dışarıdaki gürültü.”
(kısa bir duraklama)
“Benim de bazen metroda ağlayasım geliyor.”
Genç Kadın ona bakar; tereddütlü ama içten bir gülümseme.
3. SAHNE – ÇIKIŞ KORİDORU
Soğuk floresan ışığı, yankı.
Kamera yukarıdan izler.
Kamera yukarıdan izler.
Kadın 1:
“Madak diyor ya, ‘Annem bir gün öldü, ben o gün büyüdüm.’
Büyümek, insanın içinde sürekli bir defin töreni gibi.”
“Madak diyor ya, ‘Annem bir gün öldü, ben o gün büyüdüm.’
Büyümek, insanın içinde sürekli bir defin töreni gibi.”
Genç Kadın:
“Benimki hiç bitmeyen bir çocukluk.
Bazen sırf dayansın diye kahkaha atıyorum.”
“Benimki hiç bitmeyen bir çocukluk.
Bazen sırf dayansın diye kahkaha atıyorum.”
Kadın 1:
“Ben de sırf yıkılmasın diye susuyorum.”
“Ben de sırf yıkılmasın diye susuyorum.”
Kısa bir sessizlik.
Genç Kadın’ın telefonu çalar.
Kısaca bakar, sessize alır.
Kadın 1 fark eder ama sormaz.
Kadın 1 fark eder ama sormaz.
4. SAHNE – METRO ÇIKIŞI / ÜST KAT
Dışarıdan rüzgâr sesi gelir.
Bir sokak müzisyeni şarkı söylemektedir.
Bir sokak müzisyeni şarkı söylemektedir.
Çıkışa geldiklerinde, duvarda yazılı bir grafiti:
“Bir gün biri çıkıp bana ‘kırılma artık’ dese,
belki o gün kırılırım.”
belki o gün kırılırım.”
İkisi de aynı anda fark eder.
Birbirlerine bakarlar, sessizce gülümserler.
Birbirlerine bakarlar, sessizce gülümserler.
Kadın 1 cüzdanından küçük bir kağıt çıkarır,
kitap poşetine koyar.
Kadın 1:
“Bunu okursan, Pulbiber Mahallesi’nin devamı gibi gelir belki.”
“Bunu okursan, Pulbiber Mahallesi’nin devamı gibi gelir belki.”
Genç Kadın kağıdı alır.
Üzerindeki yazı:
Üzerindeki yazı:
“Hayat, biraz şiirle yaşanırsa daha az gürültülüdür.”
Kısa bir gülümseme.
Kalabalık arasında ayrılırlar.
Farklı yönlere yürürler.
Kalabalık arasında ayrılırlar.
Farklı yönlere yürürler.
5. SAHNE – GECE / İKİ EV – PARALEL MONTAJ
Kadın 1’in evi:
Geniş, düzenli salon. Beyaz ışık.
Kocası başka odada maç izliyordur.
Kadın 1 mutfakta oturmuş, sessizce Pulbiber Mahallesi’ni açar.
Kitabın arasında metro kartını ayraç yapmıştır.
Dizelerden birini mırıldanır:
Geniş, düzenli salon. Beyaz ışık.
Kocası başka odada maç izliyordur.
Kadın 1 mutfakta oturmuş, sessizce Pulbiber Mahallesi’ni açar.
Kitabın arasında metro kartını ayraç yapmıştır.
Dizelerden birini mırıldanır:
“Ben kalbimi unuttum bir dolapta.
Şimdi kim bilir hangi kadının ceketinde.”
Şimdi kim bilir hangi kadının ceketinde.”
Işık steril.
Pencere camına kar taneleri vurur.
Pencere camına kar taneleri vurur.
Genç Kadın’ın evi:
Mutfak. Dar, dağınık, sıcak tonlar.
Tezgahta kettle kaynıyordur.
Masanın üzerinde Ah’lar Ağacı açıktır.
Genç Kadın satırları parmağıyla takip eder, yavaşça okur:
Mutfak. Dar, dağınık, sıcak tonlar.
Tezgahta kettle kaynıyordur.
Masanın üzerinde Ah’lar Ağacı açıktır.
Genç Kadın satırları parmağıyla takip eder, yavaşça okur:
“Çocukken gökyüzüne bakardım,
şimdi yere düşen faturaları topluyorum.”
şimdi yere düşen faturaları topluyorum.”
Telefonuna bakar — mesaj yok.
Defterine bir not yazar:
Defterine bir not yazar:
“Yarın metroda bir şiir bırakacağım.”
Kamera iki evi paralel gösterir:
Birinde sessizlik, diğerinde gol sesi.
Aynı yazar, aynı kelimeler.
Birinde sessizlik, diğerinde gol sesi.
Aynı yazar, aynı kelimeler.
KAPANIŞ – SİYAH FON
“Ekoton, çeşitliliğin arttığı geçiş alanıdır.
Belki de her dostluk, iki istasyon arası bir ekotondur.”
Belki de her dostluk, iki istasyon arası bir ekotondur.”
Yavaş rüzgâr sesi, uzak metro uğultusu.
Renk Paleti :
Gri, Soğuk Mavi: Metro sahneleri → yalnızlık, anonimlik.
Beyaz, Soluk Sarı: Kadın 1’in evi → steril düzen, bastırılmış duygular.
Amber, Toprak Tonları: Genç Kadın’ın evi → sıcak ama yorgun yaşam.
Kırmızı Detaylar: Sadece kitap kapaklarında ve Madak’ın ruj imgesinde.
(Ruj, kitap kapağı, metro kartı gibi küçük ayrıntılarda tekrar eder — “parlamak için ağlama” metaforu.)
Beyaz, Soluk Sarı: Kadın 1’in evi → steril düzen, bastırılmış duygular.
Amber, Toprak Tonları: Genç Kadın’ın evi → sıcak ama yorgun yaşam.
Kırmızı Detaylar: Sadece kitap kapaklarında ve Madak’ın ruj imgesinde.
(Ruj, kitap kapağı, metro kartı gibi küçük ayrıntılarda tekrar eder — “parlamak için ağlama” metaforu.)

ama siz ne yapıyorsunuz böyle, en sevdiğim şairim sevgili Didemim konuk olmuş nasıl mest oldum okurken ve yine çok beğendim kurguyu...birileri bunları kısa film olarak çekmeli kesinlikle yapmalı bunu..
YanıtlaSilYapmasalar da olur sanki. Belki ben kitabıma Ekoton'la başlamış olurum. Nasıl olsa karışık bir içerik demiştik. Neden içinde kısa film senaryoları da olmasın ki ;)
Sil